2 Nisan 2017 Pazar

İçten Olmanın Dayanılmaz Hafifliği

   Bugün müşterilerimden biri ile çalışırken bir yandan da uzun sohbet içinde bulunduk. Tanışalı uzun zaman olmadı ama işimi sevme sebeplerimden biri, dilediğim kişi ile çalışma şansımın olması ki,bu hanım da benim için iyi bir sebep.Kendini şahane şekilde disipline edebilmesi, mükemmelliyetçilikle esnekliği çok iyi harmanlayabilmesi bende asla olmayan özellikler ve  özendiğim huyları. Bu şekli ile aynı yerde durmuyoruz ama insana,insanlara,hayata bakışı ile pek çok konuda aynalanıyor gibi oldum.Sohbet sohbeti açtıkça bazı yerlerde iç sesimle konuştuğumu zannettim. Bu durum beni mutlu etti.Yalnız olmamanın güvenini hissetmek bir yana, karakter çizgisi güçlü biri tarafından aynalanmak daha da hoştu tabi.
   Konuştuğumuz konulardan biri de hesap tutmadan iyi olmanın getirdiği ve götürdüğü şeylerdi. İnsanların,kendilerine ayrıcalık hissi verdiren duvarlar olmadan (statü,imaj,benmerkezcilik vs..) hesapsız iyilik yapan kişileri kolay ve ucuz bulunur zannettikleriydi. İçtenlikle deşifre olan kişilere karşı çoğu insanda büyük bir değer bilmezlik var. Hatta şeffaflıkla gönül kapılarını açan kişilere yönelik samimiyetle laubaliliği birbirine karıştımak gelenek haline gelmiş.
   Şunu farkettim,bu güzel kadında da (sınırları çok keskin olmasına rağmen) tıpkı benimki gibi içtenliğin getirdiği/götürdüğü saygınlık yitirme korkusu vardı. Aslında 'saygınlık yitirme' doğru sözcük olmayabilir.Güçlü bir kadının, içsel olarak saygınlığını yitirdiği düşünebileceğini ya da hissedebileceğini sanmıyorum. Ama başkalarının bakma dereceleri ile ilgili şüphelerimiz oluyor elbette. Şuna emin olun ki, tüm kalbi ile samimi olan insanların görme anlarında bir ışık olur ve o ışıkla baktığı herşey kutsal bir değer/aşk taşır. Kendisine yönelmiş başka bir gözde de aynı ışığı,aynı kutsiyeti görmeyi arzular.Buyüzden saygınlık yitirme korkusu silik bir karakterin izi değildir,kutsal bir ışığın sönme korkusudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder