17 Nisan 2017 Pazartesi

AYAĞA KALK muhafazakar


16 Nisan 20017 Türkiye'nin dönüm noktası günlerinden biriydi. Parlamenter sistemden tek adam rejimine geçiş oylandı. Bu ülke tarihi boyunca pek çok kez siyasi krizin eşiğine geldi.Defalarca da kıl payı kurtuldu. Kurtuluşundaki esas nokta demokratik yapıyı esas alan yasalarıydı. Yasaları uygulayan,yeminlerini ve vijdanlarını unutmamış hukukçular,bürokratlar, yazarlar,aydınlar,eğitimciler krizlerin kurtarıcı ekipleri oldu.Halk iyinin ve vijdanın sesini parazit olmadan dinleyebildi.Ve buna göre de davranışlarını yönlendirebildi.
Ben siyaset araştırmacısı,toplum bilimci değilim ama sizlere birebir orta sınıftan,iş arkadaşlarımdan,komşularımdan,ailemden anlatacaklarım var.Ülke şehirleşmenin,sanayileşmenin baş döndüren hızında gelişme yaşarken siyasiler de başörtüsünü siyasi erklerinin odak noktası yapmaya başlamıştı. Bu konu zaten vardı ama daha komplike ve planlı olmaya başlamışlardı.Sen-ben ayrımcılığına,yabancılaştırmaya böyle başladılar. Başörtüsünün başkanlığında kişilere pek çok yabancılık hissi vererek kendi cephelerine çekme politikası güttüler. Köylerden,kasabalardan büyük kentlere gelen fakir ve cahil halka "sizin hakkınız da daha iyi yaşamak,onurlu,saygın yaşamak ,daha fazla eğitim,daha fazla ekonomik geliri hak ediyorsunuz" mesajını barışçıl ve hakkaniyetle vermek yerine "onlar şimdiye kadar iyi yaşadı,şimdi sıra sizde,onlar günahkar siz Allah'ın takdirinde öteki tarafta da emin kullarsınız,onların çocukları tu kaka kızlı erkekli sizin çocuklarınız el-emin,saf ve temiz pir-ü pak,onlar şimdiye kadar sizi ezdi şimdi yaşama hakkı sizin...." vs.mesajları ile doldurdular. Halbuki ezen ya da iteleyen kimse yoktu. O zamanların ukala ve halkı sevmeyen kitlesi aynen şimdi son onbeş yılın zenginleri gibi hızlı sanayileşmede birden bire ne oldum delisi olmuş,zenginliği sindirememiş yine o iteledikleri kesimden yırtık dondan fırlamış gibi fırlayan densiz kişilerdi. Aşağılananları aşağılayanlar yine kendi içlerinden çıkmıştı yani.Ama cahil kördür,bu kandırmacalara eyvallah eden cahiller düşmanını göremedi. Dolduruşa geldi. Sen-ben ayrımına evre evre,politika o gün neyse an be an hizmet etti.Köyden,kasabadan şehre gelişindeki yabancılığı öteki dünyaya sarılarak gidermeye çalıştı. Çünkü kendini zayıf hissediyordu zaten sahaya 1-0 yenik inmişti. Onu sonsuza kadar destekleyecek sınırsız bir güce ihtiyacı vardı. İnanç var olma duygusunu canlı tutmada çok gerekli bir ihtiyaçtır ve köyden gelen halk bu inanç ihtiyacını dine sarılarak gidermeye çalıştı. Siyaset de bunu çok iyi tespit edip kullandı.
Kadınlar devreye girdi. Öte dünyasını garantiye alan dindar kadınlar din tüccarlığına hizmet ederken ülke felaketini de bir güzel hazırladılar. Güzel bir resim oluşturdular. Namaz niyaz,kur'an tesbih sözde ahiret için çalışıyorken kocaları da siyasetin mükemmel organizasyonu ile elele vermenin nimetleri ile kazandıkça kazanıyorlardı. Ehl-i müslümanlık,başörtüsünün bereketi dünyalıklarını da hazırlıyordu. Zenginleştikçe zenginleştiler. Bu, fakir halk için çok iyi bir resimdi.Olmak istedikleri hedefi işaretliyordu. Açıkça itiraf etmek lazım okumuş koministlerin yapamadıkları kooparatifçilikle zenginleşmeyi bu cahiller isimsiz dayanışma ile başarmıştı. Fakir için çok iyi rol model oldular. Bu arada inandıkları yolda (ki bu islamdı) zafer için her yol mübahtı. Bu bir savaştı çünkü. Yabancılıklarını cihada dönüştürürken manevi değerleri de bir bir yıktılar. Kasalar dolarken maneviyatın içi boşaldı. Kanunsuzluk kanun oldu. Ülkeyi krizlerde koruyan kritik mesleklere tek tek yerleştiler. Daha öncesinde hukukçular kendi taraflarında olsa bile yanlış siyasi kararlara itiraz edebilirdi,eğitimciler şefkat ve dayanışmanın,sevgi ortamının sağlayıcısıydılar, sonra bunların ellerinde hukukçular halkın gözünün içine baka baka yanlış kararlara "evet" demeye başladı. Eğitimciler birebir okullarda kin ve düşmanlığı yaydı. Cahilliğin övünç kaynağı olduğu bir döneme taşındı ülke. Düşünmeyen,inanan insanlar türettiler her yerde.
Bu arada şu unutuldu,siyasetçi dünyayı yese doymaz. Doymadıkça doyacak sebepler aramaya başladılar. Bu arada safiyane islam inancı ile yola çıkıp birden bire yolda kalan kitleler oldu. Çocuğuna iş,ticaretine biraz daha katkı için "bir kereden bişey olmaz "zihniyeti ile prensiplerine ihanet eden müslümanların canları yandı. Gerçeği araştırmadan tembel beyinleri ile sırf camide gördükleri için kendileri ile özdeşleştirip siyasileri tepelerine çıkaran anneler çocuklarını vatani görevlerden tabutları ile geri aldı.
Ülke uyuşturucu verilip tecavüze uğrayan kadın gibi  yavaş yavaş uyanmaya başladı. Ama hem henüz uyuşturucunun baskın ağırlığı devam ediyor ve artık tecavüzcü elde edeceğini zaten elde etti.
Dün ben sandık görevlisiydim. Kapalı bir kadın 12-13 yaşlarında yine kapalı kızı ile kabine girmek istedi. Mühürü kızına bastırmak istiyordu. Yaşı çocukluktan çıktığı için izin veremedik. Pusulasını zarfladı ve zarfı kızına verdi sandığa atması için "Onun da bu duyguyu tatmasını istiyorum,bir daha yaşamayabilir" dedi. Gerçekten üzgündü. Ve bu olay benim son zamanlarda yaşadığım en sarsıcı olaylardan biriydi.
'Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedildi, bütün tersanelerine girildi, bütün orduları dağıtıldı ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edildi. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içindeler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit ediyorlar. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düştü.'
Bu ülke çok kriz yaşadı. Size kendi yaşadığım gözlemleri anlatacağım demiştim yazının başında. Benim gördüklerim şuydu; bugüne kadar bu krizlerde  ülkeyi krizden ve hıyanet içindeki siyasilerden kurtarmak için çok fazla da insanlar canlarını,organlarını,işlerini,akıl sağlıklarını feda ettiler.Ama bu fedakar insanların hemen hemen hepsi muhafazakar insanın,islamcı insanın aşağıladığı,kendinden uzak tuttuğu ufku ve yüreği temiz insanlardı. Muhafazakar "aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diye köşesinde oturup suya sabuna karışmazken kızlı erkekli gençler canlarından oldu.Ama unutmayın bu yılan herkese dokunur.Şimdi sıra sizde sevgili islamcılar. Canınızı ve işinizi tehlikeye atmamak için köşenizde oturmanın faydası olmayacak. Yılan sağ ve dolaşmaya devam ediyor.Bir gün herkesin sokulma tehlikesi var. Ve şunu unutmayın o canlarını veren yüreği temiz insanlar da artık siz köşenizde oturup dururken "Peki biz kim için uğraşıyoruz" demeye başladı bunu bilin.Herkes kendisi için elini taşın altına koymak zorunda. Şimdi bizler milli bir seferberlik içindeyiz. Aleni savaş yapınızda yoksa tek tek ikna savaşı yapmak zorundasınız. Bu yılan birgün sizi de sokacak.
Bilerek veya bilmeyerek şu günlere hizmet eden kadınlar salı kur'anları,cuma kur'anları gibi bir nevi altın günlerinde nasıl çalıştıysa şimdi çocuklarımız için çalışmak zorundasınız. Bu yönetim böyle kalmayacak. Çünkü en gafil işini yaptı :kadınların canını yaktı. En azından iyi bir gelecekte teriniz olsun. Kölelik sisteminden en çok zarar gören insan kadınlar ve çocuklardır her zaman. Şimdi kalkın ve hazırladığınız şu sistemi düzeltin. Ben bu sistemi nasıl kadınlar hazırladıysa yine kadınların düzeltebileceğine inanıyorum.  Tecavüzcün hala uyuşturucunun nimetleri ile iş başında.Ayağa kalk kadın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder