14 Haziran 2017 Çarşamba

ÖYKÜLER - ARAF

   1

    Neden beklediğimi bilmediğim gibi neyi beklediğimi de bilmiyorum.Bir erkek neden beklenir? Belki başka kadınlar için pek çok sebep vardır. Bunu sormalıyım arkadaşlarıma,hangi duygu onları bir erkeği beklemeye iter. Sevilme duygusu mu(ki,bu benim için önemlidir aslında),yoksa sevmenin hazzı mı?Bir kadın sevildiğini nasıl anlar?Sevilmek denen duygu kişiye göre değişir mi? Benim için sevilme duygusu basittir;milyonlarca,milyonlarca kişi arasında o kişi tarafından benim ‘özel’  bulunmamdır sevilmek.
    Bir erkekte mola verdim. Şimdi kendimi sorguluyorum,bu molanın sebebi ne? Kendimi onunla özel hissetmiyorum. Herhangi biriyim onun için. Belki hastalık riskinden uzak rahatça seviştiği bir kadınım sadece. O, benim için özel biri. Onu seviyordum.Şimdi mi? Şimdi de seviyorum ama kırgınlığım sevme duygumdan daha büyük. Ve sevme duygumla alışkanlık duygum çok iç içe geçmiş durumda. Kendimi yanında rahat hissediyorum. Beni yormuyor. Saçma kaprislerime dahi sabır gösterebiliyor. Ne zaman kırılıp ne zaman üzüleceğimi,ne zaman kızgın olacağımı çok iyi öğrendi. Düşündüğü ben olmayabilirim de. Bütün bu bilgiler ışığında başını ağrıtmamak için taktik uyguluyor olabilir. Ne olduğunu, onun neler yaşadığını,gerçekte neler düşündüğünü öğrenemiyorum. Sorularıma geçiştirme cevaplar veriyor ya da verdiği yanıtlar bana çok da inandırıcı gelmiyor. Kırılganlığımı bildiği için kırmamak adına yanıtlar verdiğini zannediyorum.
    Tanışmamızın ilk dönemlerinde çok daha iyiydik. Bu iyiliğin sebebi benim coşkuyla ona yakınlaşabiliyor olmamdı. Şimdi coşku duyamıyorum. Güvensiz alanlarda sinir sistemim zayıflıyor.  Kendimi onunla olabilecek geleceğe dair güvende hissetmiyorum bu da coşkumu kesiyor.Beynimdeki bütün düşünceleri sıfırlayıp onun ruhsal alanına kendimi bırakamıyorum. Güvenmiyorum. Beni defalarca bıraktı. Yoo! yanlış anlaşılmasın,yanımdan uzaklaşmadı,hep yanımdaydı ama bıraktı beni. Yarı yolda bıraktı,yalnız bıraktı,güçsüz bıraktı.Çok bıraktı. Ben ise hala onunlayım.
    Başka bir erkekle birlikte olabilirim.Beni onun yanında tutan başka bir erkeğin olmaması mı,yoksa başka bir erkekle olursam ona ihanet edeceğim duygusu mu tam analiz etmiş değilim. İhanet konusunu açmam gerek; bir erkekle birlikte olursam onu kandırmış suçluluğu hissetmem. Bana bunu hissettirebilecek haklılığı yok. Ama ona kıyamamak gibi,üzülmesini istememenin duygusunu  yaşarım. İlişkimde yarı tarafımla onu hissettiğim için onun duygusunu içşelleştirmeyle gelen kırgınlığı yaşarım. Ve işte bu empatik duyguya ihanet etme hevesim yok. Kendimi üzemem.
    Hüzünlü şarkılar dinliyorum.Sevgilisinden ayrılanların,kavuşamayanların,yalnızların  şarkılarını dinliyorum. Ama gerçek bir hüzün yok içimde. Zamanın içinde ölmüşüm gibi garip bir donukluk yaşıyorum. Etrafımda olup biten her akışı izliyorum ama ben zamanda ölmüşüm. Delirten bir beyin kurgusu. Hüznümün sebebi bu ölüm işte. Arafta kalmış gezgin ruhların hüznünü yaşıyorum. Onlar gibi, coşkumu yaşayamıyorum. Onlar gibi, sarılamıyorum. Kucakladığım her şey sonrası ellerim sarıldıklarımın içinden geçip yine kendi göğsümde kavuşuyor,kendi kendime sarılıyorum. Kollarımın arasında başka birinin sıcaklığını arıyorum. Onun bu sıcaklığı veremeyeceğini biliyorum. Böyle bir kabiliyeti olmadığı gibi bu durumu değiştirme planı da yok. O, bu konuda rahatsızlık hissetmiyor sanırım. Ama ben bekliyorum. Onun bana sarılmasını bekliyorum. Ben ona sarıldığımda göğsümde duyumsadığım tenin benden başka birine ait olmasını bekliyorum. Bu kişinin o olmasını umuyorum. Ondan vazgeçebilirim. İtiraf etmem gerek ben ondan çok beni özel hissettiren bir tenin sarılışını arzuluyorum. Sevilmenin sarılışını arzuluyorum. Çünkü araf çok soğuk ve ben soğuktan hiç hoşlanmam. Ya dünyaya dönmeliyim ya da cennetse cennet,cehennemse cehennem bir yerde olmalıyım. Hiçbir yerin dondurucu soğuğundan uzaklaşmalıyım. Kabul etmelisiniz ki, hiçbir yerler hiçkimsesiz yerlerdir.
Hayallerimde sevdiğim erkek başka biri oluyor. Kalbi ve gözleri sımsıcak,bakışları ile bile sarılabilen büyük bir güven denizi oluyor. Ben de ona sarılıyor,sarılıyor daha çok sarılıyorum. Zihnim susuyor,yargılarım,yorumlarım,kaygılarım sıfırlanıyor. İyi bir gebeliğin cenini oluyorum. Gerçek dünyaya döndüğüm zaman ona hayallerimin bakışı ile bakıyorum. Ondan uzaklaşmak istemiyorum çünkü. Onu  seviyorum.Onun da beni sevdiği hayaline inandırıyorum kendimi. Böyle daha iyi hissediyorum.
    Erkek konusunda çok zavallı ya da takıntılı biri sayılmamama rağmen neden onda durduğumu merak ediyorum. Anlamsız hareketsizliği sevmeyen ben,bu durgun sevgililiğin içinde neden oyalanıyorum. Beklediğim şey ne? Onda gördüğüm ya da görmeyi umduğum şey ne?
    Çok sıkılıyorum. Tekrarlayan bir mektup yazıyorum ona;"Tanıyor olduğun için üzülüyorum belki de. Biliyorsun. Ne zaman üzüldüğümü, ne zaman kızdığımı biliyorsun. Anlıyorsun. Ve bütün anlamalarına rağmen sınırlarını aşmıyorsun, sınırlarımı aşmıyorsun. Bu yüzden sana çok daha fazla kırgınım.Beni çok özletiyorsun,bu kadar özlettiğin için çok kırgınım." Hiçbir zaman göndermiyorum bu mektubu. Aman Allahım ben de mi acıyı seven biriyim yoksa! Ama hayır,ben acının içinde değilim,cehenneme bile gidemedim ki,araftayım.
Çok sık uyanıyorum .Sürekli hayal kurmanın verdiği yorgunluğu biliyor musunuz? İki dünyada birden yaşarsınız.İki zamanlı efor sarfedersiniz. Gerçeğe uyanık olursunuz ve hayalle olmayanı olmuş gibi görmeye çalışırsınız ya da uykuda olursunuz ama uyku sandığınız jet lag etkisi gibi bir uyuşukluktur.. Yolculukları durdururmu bu sersemlemeler? Hayır,devam edersiniz gitmelere/gelmelere. Bu yolculuktan yorulacağım gün olacak. Bir istasyonda duracağım.Ama yine de şu an, durduğum istasyonda beni karşlayan kişinin o olmasını umuyorum. Duracağım istasyonda onu bekliyorum.

   
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder